Halk TV "bilirkişi" davasında ilk duruşma görülüyor
Halk TV hakkında açılan "bilirkişi" davasının ilk duruşması Çağlayan Adliyesi 54. Asliye Ceza Mahkemesinde görülüyor.

Barış Pehlivan, Suat Toktaş, Kürşad Oğuz, Serhan Asker, Seda Selek
Halk TV "Bilirkişi Davası"nın ilk duruşması, savunmalarla devam ediyor. Duruşmada savunma yapan Halk TV Programlar Koordinatörü Kürşad Oğuz, dava konusu ses kaydını kendisinin yaptığını belirterek, "Ağzından ne çıkıyorsa onu ikinci bir kez daha net olarak duymak maksadıyla kayıt cihazını açtım ve kaydettim" dedi. Oğuz, yaptıkları haberin bir gazetecilik başarısı olduğunu belirterek, "Özgür ve bağımsız medya organlarının bu haberleri yapmasının kısıtlanması, toplumun nefes borularının da tıkanması anlamına gelir." ifadelerini kullandı.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun adını açıkladığı bilirkişi ile yapılan telefon görüşmesinin yayınlandığı Halk TV hakkında açılan "bilirkişi" davasının ilk duruşması Çağlayan Adliyesi 54. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülüyor. Kimlik tespitleri tamamlanan duruşma saat 09:40 itibarıyla başladı.
Tutuklu yargılanan Suat Toktaş ile sanık diğer gazeteciler ve avukatlarının hazır bulunduğu 54. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, salonun küçüklüğü nedeniyle çok sayıda gazeteci giremedi.
Halk TV’nin Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş, program müdürü Kürşad Oğuz, programcı Seda Selek, Barış Pehlivan ve sorumlu müdür Serhan Asker'in yargılanacağı davayı, Hasan Cemal, Musa Kart, Yalçın Doğan, Alper Taş, Ruşen Çakır ve CHP milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, Burhanettin Bulut, Mahmut Tanal, Utku Çakırözer, Gökhan Zeybek ve TİP milletvekilleri Sera Kadıgil ve Ahmet Şık'ın da bulunduğu çok sayıda siyasetçi de izliyor.
İlk savunmayı Seda Selek yaptı
Sunucu Seda Selek, "23 yıllık gazeteciyim. 27 Ocak haber akışında canlı yayındaydık. O gün İmamoğlu’nun açıklaması vardı. Canlı yayında bu toplantıyı verdik. Basın toplantısı bittikten sonra İmamoğlu’nun açıkladığı konuları değerlendirmeye başladık. Program devam ederken rejiden kulağıma Barış Pehlivan’ın haber içeriği söylendi. Bu içerik çok kısaydı. Değerlendirme yapacak bir içerik de yoktu. Bu gazetecilik faaliyetidir. Bilirkişi merak edilen bir kişiydi, soru sorulması doğaldır." dedi.
Oğuz: Gazeteciliğe açılmış bir davadır
Gazeteci Kürşad Oğuz, muhabirlikten genel yayın yönetmenliğine kadar birçok farklı görevde bulunduğunu belirterek, Bu dava bana ve arkadaşlarıma değil gazeteciliğe açılmış bir dava. İmamoğlu’nun basın toplantısındaydım. Bilirkişi S.B.’ı merak ediyordu. Herkesin merak ettiği hakkında iddialar olan kişi ile Barış Pehlivan ile konuştuğunu fark ettim. Bu görüşme önemliydi ve kaydı yapıp gönderdim. Gazetecilik refleksi ile yaptığı kaydı Suat Toktaş’a gönderdim herhangi bir ekleme çıkarma yapmadan. Amacım ifadelerin eksiksiz olarak kayıt altına almaktı. Ne benim ne de Suat Toktaş’ın suç işleme kasti yoktu. Söz konusu bilirkişi İBB ile raporlarını zaten teslim etmiş. Biz o kaydı yaparken o raporlar zaten varmış. Yargıyı nasıl etkilemiş olabiliriz? Özgür, bağımsız haber kanallarının nefesinin kesilmesi, toplumun haber alma hakkının engellenmesidir." dedi.
Soruşturmaya konu olan gün, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun İBB ile ilgili davalara atanan bilirkişi hakkındaki basın toplantısını izlediğini, o toplantı başladığı andan itibaren Türkiye'de en çok konuşulan, merak edilen kişinin S.B. isimli bilirkişi olduğunu anlatan Oğuz, şunları kaydetti:
"Herkes birbirine onun kim olduğunu sordu. O an işini iyi yapan her gazetecinin aklından geçen şey, o bilirkişiye ulaşıp ona söz hakkı vermek ve hakkındaki suçlamalara ne cevap vereceğini öğrenmekti. Bu, o günün en önemli haber konusuydu ve ciddi bir haber niteliği vardı. Toplantı bitiminde gazeteciler ve konuklar dağılırken binanın dışında gazeteci arkadaşım Barış Pehlivan'ın bir telefon konuşması yaptığını gördüm. O konuşmaya kulak verdiğimde, kendisinin S.B. adlı bilirkişiye ulaştığını ve onunla konuştuğunu anladım. Tamamen gazetecilik refleksiyle, hakkında pekçok suçlama yapılan bilirkişi S.B.'ın söyleyeceklerini atlamamak, ağzından ne çıkıyorsa onu ikinci bir kez daha net olarak duymak maksadıyla kayıt cihazını açtım ve kaydettim.
"Bilirkişi bir gazeteciyle konuştuğunun bilincindeydi"
Bilirkişi, Barış Pehlivan'la yaptığı telefon görüşmesinde son derece rahat, tüm sorulara cevap veren hatta espri yapan bir tavırdaydı. Kendisine yapılan suçlamaları reddetti, bir kısmının yalan olduğunu söyledi. Barış, Halk TV'den aradığını söyledi ve hatta mümkünse yüz yüze de konuşmak istediğini belirtti, dolayısıyla o bilirkişi bir gazeteciyle konuştuğunun bilincindeydi hatta bu bilinçle konuşmayı da sürdürdü.
Gazetecilere kamunun verdiği görev ve sorumluluk, olayların açığa çıkmasına, gerçeklerin bilinmesine aracı olmak ve haberin her muhatabını dinleyerek, objektif gazetecilik prensibi gereği sözlerini paylaşmaktır. Bunun da ötesinde, tüm Türkiye'nin konuştuğu ve bulmak istediği ismi bulup konuşturmak bir gazetecilik başarısıdır. Ben de bu görev bilinciyle ve tamamen gazetecilik refleksiyle yaptığım kaydı hiçbir çıkarma, eksiltme yapmadan, doğrudan Yayın Yönetmeni arkadaşımız Suat Toktaş'a gönderdim. Tekrar ediyorum, bu kaydı yaparken temel saikim, sabah boyunca gündem olan şahsa söz hakkı tanıdığımızı bilmek ve şahsın tüm konuşmalarının atlanmadan bire bir hafızaya alınmasını sağlamaktı...
'Gazetecilik refleksiyle hareket etti'
Bu kaydı tamamen gazetecilik refleksiyle yaptığımı tekrar etmek istiyorum. Kaydın programda yayınlandığını daha sonra sosyal medyadan öğrendim. Yukarıda da belirtiğim gibi suç işleme kastımız yoktu. Benim de Suat Toktaş'ın da yoktu. Suat Toktaş'ın da bu kaydın yayınlanmasında tamamen gazetecilik refleksiyle hareket ettiğini biliyorum. Kendisi de benim gibi bahse konu kişiye iddialara ilişkin bir söz hakkı tanıdığını düşünerek bu kaydı o anda yayına girdi.
Gazetecilik mesleğini icra etmemiz münasebetiyle katılmış olduğumuz bir çok toplantıda, söyleşide yahut yapmış olduğumuz röportajlarda bu şekilde kayıtlar yaparız. Bunun haricinde ben, yapmış olduğum yerli yabancı pek çok söyleşiyle kayıt alışkanlığı edinmiş biriyim. Dolayısıyla bu kayıt hem gizli saklı bir kayıt değildir. Hem açıklamaları aracısız dinlemek hem de muhatabın söz hakkına dair bir kayıttır. Bu vesileyle benim tarafımdan bir ifşada bulunulmadığını da vurgulamak isterim.
Bilirkişi üzerinden yargıya müdahale suçlamasına gelirsek... Bunu nasıl yapmış olduğumu açıkçası anlamadım. Söz konusu bilirkişi belediyeyle ilgili raporlarını yazmış ve yargıya ocak ayı başında, yani çok önceden teslim etmiş bir isim. Barış'ın kendisi ile yaptığı görüşme ise 27 Ocak'ta gerçekleşiyor. Dolayısıyla zaten kronolojik ve objektif olarak değerlendirme yapıldığında bizim onun raporlarını etkileme veya kendisini etki altına alma gibi bir eylemimizin olamayacağı aşikar. Aksi durumun kabulü hayatın olağan akışına aykırı olacaktır."
Kürşad Oğuz, yargılamaya konu suçlamanın, aslında bir gazetecilik başarısı ve gazeteciliğin temel prensiplerinin uygulanmasından başka bir şey olmadığını belirterek, savunmasını şöyle tamamladı:
"Özgür ve bağımsız medya organlarının bu haberleri yapmasının kısıtlanması, toplumun nefes borularının da tıkanması anlamına gelir. Toplum, haber alma hak ve özgürlüğünün kısıtlandığını gördüğünde yaşadığı ülkeye güvenini azaltır. Bu açıdan bakıldığında, demokrasi ve özgürlüklere çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde, yapılanın toplum yararına bir çalışma olduğu da gözlerden kaçmamalıdır." (Medya Servisi)
Evrensel'i Takip Et